Böyle bir bankta oturalım.
ben senin kahverenkli çukulataya benzeyen gözlerine bakarken sen birden gül.
Sonra ben sorayım ''Niye güldün öyle?'' diye.
Sen tekrar gül.
Biliyor musun benim küçükken yetmiş ikili bir pastel boya takımım vardı ama hiçbiri senin gözlerindeki kahverengini oluşturamaz.
Söylesene neden bu kadar güzelsin.
Sorularımla yoruyor muyum seni yoksa?
evet dediğini duyar gibiyim. sonra da "dermişim" dediğini duydum.
Sen bir şey söyleme bir kez daha gül çünkü ben bilirim ki;
Sen bir şey söyleme bir kez daha gül çünkü ben bilirim ki;
insanın gözleri sevmediğine böyle güzel gülmez.
Sen hep gül ben bir bankta otururken yanımdaki seni gelecekteki hayallerime taşıyabilirim. (bu hayal meselesi senin tasvip etmediğin bir konu, o yüzden istemzsen seni gelecekteki hayallerime taşımam,)
Ama Sen taşınma ama benden, sadece gül çünkü sen gülersen bütün kahveler utanır çukulatalar bile utanır. (benden duymuş olma en güzel kahverengi gözü sende gördüm.
daha nasıl söylenir bilmiyom ki.)
ve ben seni en baştan severim.
caiz midir.