dinle
Şimdi saat sensizliği ertesi,
Yıldız dolmuş, gökyüzü
ay-aydın.
Avutulmuş çocuklar, çoktan
sustu.
Bir ben kaldım, bir ben kaldım,
Tenhasında gecenin, avutulmamış
ben.
Şimdi gözlerime ağlamayı
öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun
kolyesi olsun.
Şimdi gözlerime ağlamayı
öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun
kolyesi olsun.
Bu da benim sana, bu da benim
sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim
sana ayrılırken hediyem olsun.
Soytarılık etmeden güldürebilmek
seni,
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan
güneşe,
Bütün aydınlıkları içine
süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara
sıra, biliyorsun..
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun, bu son olsun!...
Bu da benim sana, bu da benim
sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim
sana ayrılırken hediyem olsun.
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!.
İşi-gücü olanlar çoktan gitti,
işi-gücü olanlar çoktan gitti...
Bir ben kaldım, bir ben kaldım,
Voltasında gecenin, hiç uyumamış
ben...
Bir ben kaldım, bir ben kaldım,
Voltasında gecenin, hiç uyumamış
ben...
Şimdi gözlerime ağlamayı
öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun
kolyesi olsun.
Şimdi gözlerime ağlamayı
öğrettim,
Ki bu yaşlar, utangaç boynunun
kolyesi olsun.
Bu da benim sana, bu da benim
sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim
sana ayrılırken hediyem olsun.
Kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni,
Beyninin içindekileri
anlayabilmek,
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık
tebessümü,
Bütün saatleri öylece
dondurabilmek için,
Çıldırasıya paraladım kendimi...
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete
çıkardım günde
Olsun gözüm olsun, ne olacaksa
olsun!
Bu da benim sana, bu da benim
sana ayrılırken hediyem olsun.
Bu da benim sana, bu da benim sana
ayrılırken hediyem olsun.